Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu

Batı Nil Virüsü; ilk defa Uganda’nın Batı Nil bölgesinde 1937 yılında yüksek ateşli bir hastanın kanından izole edilmiş; kuşlar, atlar ve insanlarda, hastalığa neden olan ve sivrisineklerle bulaşan bir etkendir.
Artık ülkemizde de görülmeye başlayan Batı Nil Virüsü (West Nile Virüs) hakkında toplumun bilinç düzeyini ve duyarlılığını artırmak üzere Sağlık Bakanlığı tarafından bir bilgilendirme notu hazırlandı. Hastalığın özellikleri,şüphelenildiğinde yapılması gereken işlemler ve hastalık hakkında en sık sorular hakkında önemli bilgiler verilen bu bilimsel temelli bilgilendirme notu,hastalık hakkında merak edilen konulara açıklık getirmektedir.

Batı Nil Virüsü;ilk defa Uganda’nın Batı Nil bölgesinde 1937 yılında yüksek ateşli bir hastanın kanından izole edilmiş;kuşlar,atlar ve insanlarda,hastalığa neden olan ve sivrisineklerle bulaşan bir etkendir. Batı Nil enfeksiyonu;Afrika,Kuzey ve Güney Amerika,Asya,Orta Doğu ve Avrupa’da yaygın olarak görülmektedir. 2010 yılı yaz başından itibaren Yunanistan,Romanya,Macaristan,Rusya ve İtalya gibi ülkelerde de görülmektedir. Ülkemizde virüsün bulunduğuna dair bulgular daha önce yapılmış çalışmalarda gösterilmiştir.

Ülkemizde 12 Ağustos 2010 tarihinde Manisa ili Devlet Hastanesinden sinir sistemi belirtileriyle seyreden bir hastalık bildiriminde bulunuldu. Bildirimde bulunulan 16 hastanın yapılan incelemelerinde birçoğunun altta yatan kronik hastalığı olan ve aşırı sıcağa maruz kaldığı saptanan yaşlı hastalar olduğu ve farklı sebeplerden dolayı bu hastalardan altısının kaybedildiği saptandı. Bu 16 hastanın tamamı ülkemizde görülen ve görülmeyen sinir sistemi enfeksiyonları yönünden araştırıldı. Yapılan laboratuvar incelemeleri sonucunda üç hastada Batı Nil Virüsü enfeksiyonu saptandı. Sakarya,İzmir,Aydın ve Isparta‘dan toplam dört yeni vaka daha Batı Nil Ateşi olarak tanımlandı. Sonuç olarak 2010 yaz aylarından beş ilimizden toplam yedi vakaya Batı Nil Ateşi tanısı konuldu ve bu hastalardan üçü kaybedildi.

Batı Nil Ateşi enfeksiyonu özellikle kurak ve sıcak yaz aylarında sivrisineklerin aktif olduğu dönemde görülür. Hastalığın kuluçka süresi 2-15 gün arasında değişir. Virüsün bulaştığı kişilerde çoğu kez hiçbir belirti ve bulgu olmaz. Genellikle kişiler farkına bile varmazlar. Yaklaşık %20 oranında ise Batı Nil ateşi adı verilen,hafif bir enfeksiyon gelişir ve tam iyileşme gerçekleşir. Yaşlılar,çocuklar,hamileler ve HIV/AIDS hastaları gibi bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde Batı Nil virüsü ciddi seyredebilir ve sinir sistemi enfeksiyonuna yol açabilir.

Batı Nil Virüsü enfeksiyonlarının santral sinir sistemi tutulması durumunda başağrısı,kusma ve bilinç değişiklikleri en önemli belirtileridir. Genellikle selim seyirli bir hastalıktır. Hafif vakalarda tedaviye gerek yoktur. Ciddi vakalar ise hastaneye yatırılarak izlenilmelidir.

Batı Nil Virüsü’ne karşı insanlar için geliştirilmiş bir aşı henüz bulunmamaktadır. Sivrisinekler ile mücadele korunmanın temelini oluşturmaktadır (kapı ve pencerelerden sivrisineklerin girişinin engellenmesi,ev çevresinde sivrisineklerin barınması ve çoğalmasına yol açacak odakların bertaraf edilmesi,uzun kollu gömlek ve pantolon giyilmesi,sivrisineklerin yoğun olduğu yerlerde hava karardıktan sonra kapalı korunaklı yerlerde bulunmaya gayret etmek önemlidir).

Sonbahar mevsimine girmiş olmamız ve havaların soğuması nedeniyle yeni vaka görülmesinin azalacağı beklenmekle birlikte önümüzdeki yıl için belediyelerimizin özellikle sivrisinek mücadelesi konusuna özen göstermeleri gerekmektedir.

Batı Nil Virüsü hakkında en sık sorulan soruları ve bu soruların cevaplarını inceleyerek,hastalık hakkında bilgi düzeyinizi artırabilirsiniz.

Batı Nil Virüsü nedir?
Batı Nil Virüsü genel olarak kuşlarda,daha az oranda diğer bazı memelilerde ve nadiren insanlarda hastalık oluşturabilen bir virüstür.

İnsanlarda ne tür hastalıklar yapar?
İnsanlarda çoğunlukla belirti vermeden,oldukça hafif geçen bir hastalık tablosu oluşturur. Çoğunlukla kişi fark etmeden virüsü yenerek kendiliğinden iyileşir. Ancak nadiren menenjit veya ensefalit (beyin iltihabı) tablosu oluşturabileceğine dair vaka bildirimleri yapılmıştır.

Virüsü hangi hayvanlar taşır?
Virüs için esas barındırıcı hayvanlar göçmen kuşlardır. Karga,ördek,güvercin,martı başta olmak üzere çok çeşitli kuş türleri bu virüsü taşıyabilmektedir.

Nasıl bulaşır?
Virüs tipik olarak kuşlar ve sivrisinekler arasında birbirlerine bulaştırma şeklinde bir hayat döngüsü gösterir. At ve insanlar tesadüfi konaklardır. İnsanlara bulaşma en sık Culex tipi sivrisineklerle olmaktadır. Virüsü taşıyan kuşların kanını emen sivrisinek,insana da virüsü ısırma esnasında bulaştırır.

Belirtileri nelerdir?
Virüs insan vücuduna bulaştıktan sonra belirtilerin görülmesine kadar genellikle 2-15 günlük bir belirtisiz kuluçka dönemi vardır. Daha sonra hastalık belirtileri ortaya çıkabilir. En önemli belirtileri baş ağrısı,ateş,vücutta ağrı,deride kızarıklık,lenf bezlerinde büyümedir. Çoğu vakada belirti olmamakta ve kişi kendisi fark etmeden hastalığı geçirmektedir. Ancak özellikle ileri yaşlarda ve kronik hastalığı olan bazı kişilerde biraz daha ağır seyredebilir. Bu durumda yüksek ateş,adelelerde güçsüzlük,boyunu dik tutamama,uyuşukluk,zihinsel bulanıklık,kas titremeleri,kendinden geçme ve nadiren de koma tablosu görülebilir.

Hastalık insandan insana geçer mi?
Hayır. İnsandan insana temasla doğrudan geçiş bildirilmemiştir.

Hastalık daha çok kimlerde görülür?
Cinsiyet farkı göstermeden her yaş grubunda görülebilir. İleri yaş gruplarındaki kişilerde ve kronik hastalığı olanlarda hastalık bazen daha ağır seyredebilmektedir.

Hastalığın tercih ettiği mevsim ve iklim var mıdır?
Virüs dünyada ılıman iklim bölgelerini tercih eder. Genellikle yaz sonu veya sonbahar başında ortaya çıkar. Kurak ve sıcak dönemlerde daha çok görülür. Havaların soğumasıyla sivrisineklerin ortadan kaybolması nedeniyle hastalık görülme riski de azalır.

Hastalık dünyada nerelerde görülmektedir?

Afrika,Batı Asya ve Orta Doğu ülkelerinde,Amerika birleşik Devletlerinde yaygın olarak bulunur.

Yakın coğrafyamızda hastalığın şu zamanlarda görüldüğü ülkeler var mıdır?
Hastalık 2010 yılı yaz başından beri Yunanistan,Romanya,Macaristan,Rusya,Portekiz gibi bazı ülkelerde görülmektedir.

Hastalığın teşhisi nasıl konur?
Klinik belirtileri gösteren hastaların kan ve beyin omurilik sıvısı incelemesi ve kan tetkikleri yapılır. Örneklerde hastalığa özgü IgM tipi antikorların saptanması ile teşhis konulur. Ancak hastalığın doğrulaması Nötralizasyon testleri ile yapılmalıdır.

Aşısı var mı?
İnsanlarda kullanılan bir aşı henüz yoktur.

Hastalığın tedavisi var mı?
Hastalıkta virüse yönelik özel bir tedavi yoktur. Ağır durumlarda,hastane ortamında
genellikle destekleyici tedavi,solunum kolaylığı ve iyi bakım hizmetleri yararlı olmaktadır.

Bu hastalıktan kişisel olarak nasıl korunabilirim?

Evlerde ve çadırlarda pencere ve kapı sinekliklerinin kullanılması,gerektiğinde yataklara cibinlik takılması,uzun kollu elbiseler giyilmesi,sivrisinek kovucuların kullanılması kişisel korunma için uygun görülen tedbirlerdir. Ayrıca yakın çevrede kirli ve akıntısız su birikintilerine neden olacak eşyaların gelişigüzel bırakılmamasına özen gösterilmelidir.

Sivrisinek mücadelesinde kurumların rolü nedir?
Sivrisinek mücadelesinde yerel yönetimlere büyük görevler düşmektedir. Özellikle belediyelerin,sorumluluk sahalarında sivrisinek üreme ve yaşam ortamlarını ortadan kaldırmak amacı ile dere kenarları,fosseptik kuyuları,su kuyuları,su depoları,rogarlar,kanallar,sazlık ve bataklık alanlar,durgun ve az akan sular,göl,gölet,gölcükler,sokak aralarındaki boş arsalar,bodrumlar ve durgun su birikintisi oluşabileceği düşünülen her yerde gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Bilinçli ve yerinde bir ilaçlama stratejisi uygulanmalı ve sivrisinek mücadelesinin sadece ilaçlamayla yapılamayacağının bilinmesi önem taşımaktadır. Özellikle sinek üreme alanlarının kontrol altına alınarak kurutulması mücadelede esas unsur olmalıdır.

Kaynak:
T.C. Sağlık Bakanlığı
Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu Basın Bilgi Notu
http://www.saglik.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFF88F742D0D711251E9C66FF13E126BBA

Sağlık Editörü

Total
0
Shares
Related Posts

Takıntılarınıza Bir Son Verin

Obsesif Kompulsif Bozuklukluğu kişilerde, saplantılarının aklına gelmemesi için olağanüstü çaba sarf eder, fakat zorlandıkça istenmeyen düşünceler yine gelir ve bunu istenmeyen hareketler (kompülsiyonlar) takip eder.
Total
0
Share