Aşırı terleme hastalar için fiziksel bir sorun olmanın ötesinde psikolojik bir sorundur. Fiziksel olarak şiddetli olgularda giysilerde bölgesel ıslaklık,etkilenen bölgelerden ter damlaması gözlenebilir. El terlemesinde sınavlarda defter ve kitapların,kalemlerin,otomobil sürerken direksiyonun terle ıslanması öyküsü sıklıkla bulunur. Eli terleyen hastalarda eller tipik olarak soğuk ve nemlidir. Terleyen bölgelerde kızarıklık,çatlak,ekzema veya kepek oluşumu görülebilir. Bölgesel terlemenin en önemli komplikasyonları terleyen bölgelerde isilik,sivilcelenme,bakteri,mantar ve virüs infeksiyonlarının (siğiller gibi) oluşumudur. Bölgesel terlemeye kötü kokulu terleme yani bromhidroz da eşlik edebilir. Aşırı terleme sosyal ve özel hayatta,iş yaşantısında sıkıntılara yol açan ve hayat kalitesini bozan bir sorundur. Hastalar bu durumu kozmetik olarak utanç verici olarak görür ve bu nedenle bazı aktivitelerden (dans,egzersiz vs..) kaçarlar. Eli terleyen hastalar genellikle başkaları ile el sıkışmaktan çekinirler,koltuk altı terlemesi olan hastalar ise giysilerini günde birkaç kez değiştirmek zorunda kalırlar.
Aşırı terleme hangi sıklıkta görülen bir sorun? En sık kimlerde görülüyor? Kimler risk altında?
Genel hiperhidroz toplumun % 3’ünde görülür. Yalnız başına koltuk altını etkileyen bölgesel hiperhidroz ise toplumun % 51’inde saptanmaktadır. Koltuk altı terlemesi daha ziyade kadınlarda ortaya çıkmakta,saçlı deri ve yüz terlemesi ise daha ziyade erkeklerde görülmektedir.
Aşırı terleme sorunu ile başvuran hastalar ne tür işlemlerden geçiyor?
Öncelikle bu hastalarda aşırı terlemenin tipine (genel veya bölgesel) göre altta yatan hastalıklara yönelik kan testleri yapılır. Hiperhidroz tanısında en sık kullanılan test nişasta-iyot testidir. Bu testte önce terleyen bölgelere tentürdiyot sürülür ve kuruması beklenir. Ardından üzerine nişasta tozu serpilir. Aşırı terleyen bölgeler lacivert-siyah bir renge dönüşür. Terleme artışını göstermekle birlikte kalitatif bir testtir ve terleme miktarını göstermez. Nişasta-iyot testinin yanı sıra özel laboratuarlarda yapılan gravimetrik ve higrometrik teknikler de terlemenin miktarı hakkında kantitatif fikir veren yöntemlerdir. Bu yöntemler belli bir deri bölgesinde oluşan terin ağırlığını ve miktarını ölçerler.
Prof. Dr. Emel Erkek