Depresyon tedavisinde dikkat edilmesi gerekenlerle geçmişten günümüze depresyon:
Tanımı milattan önceki yıllara dayanan bir hastalık olmasına karşın depresyon,günümüz dünyasında hızla artış gösteren bir hastalıktır. İkinci dünya savaşı yılları “öfke”veya anksiyete yılları diye anılırken çağımız dünyası da “depresyon ”yılları diye değerlendirilmektedir.. Son yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda yaklaşık dört veya beş kişiden birinin yaşam boyu depresyona girme ihtimalinin oldukça yüksek olduğu bulunmuştur.
Tedaviler Modernleşti
1950’li yıllara kadar depresyonlu hastalar elektrokonvülzif terapi yani şok tedavisi veya psikanaliz arasında tercih yapmaları arasında sıkışır kalırken,günümüz dünyasında gelişmiş antidepressan ilaçlar,meşguliyet tedavileri ve modern ve uygun psikoterapötik tedavi şekilleri tedavi edilebilmektedirler. Bu konuda çok hızlı gelişmelere bilim dünyası çok zaman ve güç harcamaktadır.
Duygularımız Abartılı
Ülkemiz,hem sosoyal hem jeopolitik yönden Batı ile Doğu arasında sıkışmış olup çeşitli kültürel renklilikleri olan bireylerden oluşmaktadır. Aynı zamanda,sıcak Akdeniz ikliminin özellikleri de bireyler üzerinde yapılan çalışmalarda görülmektedir.. Yani duyguca çok yüklü,tasamız da kederimiz de neşemiz de her zaman abartılıdır.. Bu anlamda bu sıcak duygu yüklülüğü oyunlarımıza,folklorumuza,müziğimizede her anlamda yansımıştır..İşte bu denli duyguca yüklü toplumlarda depresyon çok daha fazla sayıda görülmekte ve çok daha fazla gürültülü seyretmektedir.
Bilinçsiz Antidepresan Kullanımı Sonuçları Ağır Olacak
Ülkemizde bu denli sık görülebilen depresyon,klinik uygulamalarda çok sık gözden kaçan ve psikiyatri uzmanı dışında hemen hemen bir çok branş hekiminin tedaviye kalkıştığı bir hastalık olarak görülmektedir.Yanlış tedavi uygulamaları,istenmeyen sonuçlar doğurmakta ve biz psikiyatrlar da bu karşılaşmak istemediğimiz sonuçları düzeltmede oldukça zorlanmaktayız.Geçtiğimiz yıllarda,bilinçsiz antibiyotik kullanımının sonuçları önümüze nasıl kötü bir fatura çıkardı ise aynı sonuç antidepressan ilaçlar içinde söz konusudur .
Antideprasanlardaki Gelişme
Örneğin antidepressan ilaçların bir çoğu 60 lı 70 li yıllarda hemen bir çok şahısta kilo alımı,uyku yapma ve benzeri yan tesirler oluştururken günümüzde bu tip yan etkiler yapmayan bir çok antidepresan ilaç tedavide kullanılmaktadır.
Üzüntüyle Depresyon Farklı
Üzüntü ve keder gibi duygulanım durumları,günlük hayatın bir parçasıdır ve depresyondaki hastalıklı ruhsal durumlardan mutlak ayırt edilmelidir. Hüzün terimi ayrılık,hayal kırıklığı ve kayba karşı oluşan evrensel bir insan tepkisini anlatır.Esasen bu tepki daha sonra kullanılacak içsel kaynakları korumak için yıkıcı durumlardan geri çekilmeyi sağlayarak yararlı da olabilir.
Riskli Durumlara Dikkat!
Geçiçi sinirli ve depressif dönemler belli olaylara tepki biçiminde oluşabileceği gibi adet öncesi dönemlerde doğumun ilk haftasında da görülebilir. Bu tür durumlar kendi başlarına hastalık değilse de depresyona yatkın olanlar,bu gibi zamanlarda çökebilirler. Depresyon iç kaynaklı (endojen ) olabildiği gibi reaksiyonel yani tepkisel de olabilir. Örneğin bu tepkiler ölüm,boşanma,romantik hayal kırıklığı maddi yıkımlar,alışılan bir çevreden ayrılma,zorla göç etme,önemli bir ayrılık ve sevgi duyulan her türlü kayıplarda ortaya çıkabilir. Mahrumiyet ve kayıplar göründüğü kadarıyla tek başlarına depresyona neden olmazlar ancak buna yatkın bireyler için hassas dönem oluştururlar.
Sanayi bize ne yaptı?
Sanayileşmiş ülkelerin hemen hepsinde,özellikle şehirlerde depressif bozukluluklarda sabit biçimde artış gözlenmektedir. Bu tür toplumlarda özellikle maskeli depresyon türlerinin artmakta olduğu gözlenmektedir. Bu tip hastalar özellikle gastroenterolojik hastalıklara ait bulgular kalp ve damar hastalıklarına ait bulgular başta olmak üzere muhtelif belirtilerle çeşitli hekimlere müracaat etmektedirler.Buna paralel olarak yanlış teşhis veya teşhis konulamama “senin hiç bir şeyin yok “benzeri sözlerle refüze edilmeler hastalarda ikincil bir yıkıntıya sebep olmaktadır..Bu arada tedavi edilmeyen hastalarda özkıyım yani intihar girişimleri veya intiharlar da paralel olarak artmaktadır.
Huzursuzluk Ön Planda
Depresyon denen hastalığın bulguları hemen hemen herkesçe bilinmesine rağmen bazı bireylerde sıkıntının ön planda olduğu huzursuzluğun ön planda olduğu buna karşın psikomotor yavaşlamanın da söz konusu olduğu yani bireyin tamamen içe çekildiği tepki vermediği hastalık modelleri de görülebilir.
Keza uyku azlığının iştah azlığının söz konusu olabildiği depresyon türleri olduğu gibi bunun tam tersi bulguların da söz konusu olduğu depresyon türlerine rastlanmaktadır.
Depresif bireyler temelde benlik saygısını yitirmiş hayata kederli bakan incinebilirlikleri artmış çaresiz kişilerdir. Bu kişiler hayatta en çok yapmaktan zevk aldığı eylemlerden dahi soğumuş durumdadırlar. Hiçbir şeye motive olamazlar ve doyum eksikliği içindedirler.
Depresyon Tedavisi Ertelenmemeli
Günümüzde depresyon hastalarının % 70-80 rahatlıkla tedavi edilebilirler. Bilim dünyasındaki hızlı gelişmeler ilaçlar içinde geçerlidir. Yani depresyon tedavisinde kullanılan bir çok ilaç,kişinin yaşlı veya genç zayıf veya şişman ve benzeri bireysel özelliklere göre ve kişinin yaşam konforunu etkilemeyecek şekilde düzenlenmektedir. Depresyon önemli ölçüde tedavi edilebilir bir ruh hastalığı olmasına rağmen yalnızca ülkemizde değil bütün dünyada hastalarda yeterli tedavi arama eğiliminin olmayışı bir çok insanın hayatını mutsuz duygu ve düşüncelerle doldurmasına yol açmaktadır.
Doğru Tedaviyle Sonuçlar Yüz Güldürüyor
Bilinçli ilaç tedavisi,uygun ve yeterli psikoterapötik yöntemler ve uygun meşguliyet tedavileri ile hastalar tedavi olmakta ve sonuçların yüz güldürücü olduğu görülmektedir. Tedavi kurumlarına sadece psikiyatrik yardım alma amaçlı değil somatik yakınmalarla başvuran hasta sayısı da oldukça fazladır.Klinik tecrübeler sonucunda hastanelere başvuran kişilerde psikiyatrik tedavi ile somatik(vücutsal) yakınmaların da anlamlı ölçüde gerilediği hatta ortadan kalktığı bilinen bir gerçektir.
Kısaca çağımızın nezlesi veya “soğuk algınlığı “diye tabir edilen depresyon,tedavi edilebilir bir hastalıktır.Yeter ki günümüzün aydın insanı yardım alacağı kurum veye kişilere yerinde zamanında veya uygun şartlarda müracaat edip yardım talep etsin.. Mutlu,umutlu neşe dolu günler dileğiyle…
Dr. Bekir Tasalı