Ergenlik Döneminde Yaşanan Cinsel Gelişmeler

Ergenlik dönemi hem biyolojik hem de psikososyal açıdan çocuğun gelişmeye ve değişmeye başladığı bir zaman dilimidir.

Ergenlik Döneminde Yaşanan Cinsel Gelişmeler
Çocukluk çağının sonlarına doğru cinsel farklılaşmanın ilk belirtileri ortaya çıkmaya başlar:"Kadınlık hormonu"salgılarının yavaş yavaş artmaya başlamasıyla 9-10 yaşlarında meme dokusunda büyüme başlar,10-11 yaşlarında önce genital bölgede,takiben koltukaltı bölgesinde kıllanma ortaya çıkar. Çocukluk çağından ergenlik çağına geçişin ilk belirtisi kişiden kişiye değişmekle beraber genellikle göğüslerin büyümesidir. Bu dönem de boy uzama hızı belirgin olarak artar. İlk adet kanaması 11-15 yaşlar arası herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. İlk adet kanamasının ortaya çıktığı yaş kalıtsal özelliklerden etkilenir. Başlangıçta adet kanamaları yalnızca östrojen hormonu etkisinde ortaya çıkar ve ilk zamanlarda düzensiz kanamalar şeklindedir. Yumurtlama henüz devreye girmediğinden kız çocuğu adet kanamasını beklenmedik zamanlarda görebilir. Adet kanaması öncesi uygun bir bilgilendirmenin yapılması kız çocuğuna ruhsal açıdan oldukça yardımcı olmaktadır. Adet kanaması ile ilgili bilgi verilmesi gelişmişlik düzeyi ile ilişkilidir ve kültürden kültüre değişmektedir. Bilgilendirmenin sınırlı yapılması ya da yapılmaması,adet kanaması ile ilgili olumsuz bilgilerin verilmesi (hastalık,kirlilik) bu dönemde çocuğa yeterince destek olunmaması cinsel gelişimi ve olgunlaşmayı olumsuz etkiler. İlk adet kanamasından ortalama 2 yıl sonra yumurtlama devreye girer ve adet kanamaları düzenli hale gelirler.

Ergenlik Döneminde Cinsellik Hem Psikolojik Hem de Biyolojik Açıdan Önemli
Ergenlik dönemi hem biyolojik hem de psikososyal açıdan çocuğun gelişmeye ve değişmeye başladığı bir zaman dilimidir.
Biyolojik gelişme psikososyal gelişmeden daha önce başladığından ergen bedensel ve hormonal değişikliklere ayak uydurmada bazı güçlükler yaşar. Bedensel olarak hızlı bir biçimde erişkin bedenine benzer gelişmeler olurken (göğüslerin belirginleşmesi,kalça ve bel kavislerinin artması,boy uzaması) psikososyal ve kronolojik açıdan ergen henüz çocukluktan yeni çıkmaktadır. Bu dönemde hormonal değişikler ile cinsiyet bezleri gelişir ve cinsiyet hormonları salgılanmaya başlar. Hormonal salgılar yukarıda belirtilen bedensel değişiklikler ile birlikte cinsel dürtülerin de artmasına yol açar. Ergen artık dünyaya sadece sınırlı tanıdığı cinsel rolü açısından değil cinsel hazzı açısından da bakmaktadır.

Bedendeki Değişiklikler ve Cinsel Dürtüler ile Ergenin Yaşamında Cinsel Keşifler Başlar
Biyolojik farklılaşma ile ergenlik döneminde kadın artık cinsel döngünün evrelerini yaşayabilir durumdadır. Cinsel istek ve uyarılma ile vajinal bölgede ıslanma ve göğüslerde uyarılma olur. Cinsel fanteziler yoğun ve bazen sıkıntı verici olabilir. Doğru cinsel bilgilenme ile mastürbasyonun öğrenilmesi ya da tesadüfen keşfedilmesi ile orgazm yaşanabilir. İlk orgazm rüya sırasında da gerçekleşebilir. Mastürbasyonla ilgili kaygılar bu dönemde yoğun yaşanabilir. İlk flört ve cinsel deneyimler de bu dönemde yaşanmaktadır. Bedensel,ruhsal ve cinsel olarak kadın yönünde farklılaşma ortalama olarak 18 yaşına kadar devam eder ve bu yaştan dilimidir.

Erişkinliğe Yaklaştıkça Cinsiyetin Toplumsal Rolleri Yaşanmaya Başlar

Erkek ve kız çocuğu arasındaki farklılıklar bu süre içerisinde giderek itibaren kadınsı özelliklerin tümü kazanılmış olur. Ergenlik çağı,kadınsı özellikleri yaratacak olan hormonların salgılarının başladığı ve giderek kadın olma yönünde özelliklerin kazanıldığı bir zaman belirginleşir ve bedensel,ruhsal ve cinsel kimliğin tüm yönleri ortaya çıkmaya başlar. Erişkinliğe yaklaştıkça cinsiyetin toplumsal rolleri de yaşanmaya başlar. Gebe kalma bu dönemde ender olarak da olsa mümkün olabilir. Ergenlik döneminde cinsel bilgilere ulaşma çabası öne çıkmaktadır. Ergen bulduğu hemen hemen her kaynaktan cinselliği öğrenmeye çalışır. Cinsellik ile ilgili sağlıklı bilgilerin öğrenilmesi,cinsel gelişim için oldukça önemlidir. Ülkemizde cinsel bilgi kaynaklarının sınırlı olması,toplumda cinsellikten konuşmanın ayıp,uygun olmayan bir eylem olarak görülmesi,ebeveynlerin cinsellik ile ilgili kısıtlayıcı ya da yok sayıcı tutumları sağlıklı cinsel gelişimi etkilemektedir. Kadınlar açısından bu olumsuz koşullar erkeklere göre belirgin olarak artmakta,birçok bölgede kadın cinselliği mülkiyeti ve karar hakkı erkeğe (baba,eş) ait olan bir meta olarak görülmektedir. Ergen açısından cinsel gelişimini hissedeceği ve yaşayacağı aktivitelerin ahlakçı tutumlar ile sınırlandırılması ileri dönemlerde kadının cinsel sorunlar yaşama olasılığını arttırmaktadır. Mastürbasyonun bilinmemesi,konuşulmaması,olumsuz nitelendirilmesi ve bunun sonucunda birçok kadının mastürbasyon yapmıyor oluşu ruhsal açıdan olduğu kadar fizyolojik açıdan da kadında cinsel haz ve uyarılmanın gelişimini olumsuz etkilemektedir.

KAYNAK:CETAD

Sağlık Editörü

Total
0
Shares
Related Posts
Total
0
Share