Operasyonlarda vücuttan alınan dokular ya da çeşitli dolgu maddeleri ve implantlar kullanılıyor. Yumuşak dokudaki eksiklikleri giderirken,yumuşak doku özelliği gösteren dolgu maddelerinden de yararlanıyoruz. Bunlar vücuttan alınarak çöken ya da eksiklik bulunan tarafa transfer edilen dokular olabildiği gibi,sorunlu bölgeye alerji yapmayan ya da bu özelliği çok az olan maddeler de enjekte edilebiliyor. Eğer doldurmak istediğimiz yumuşak dokuysa,yumuşak dokular için en iyi olan dolgu maddeleri kişinin kendi vücudundan alınan dokulardır. Bu da bildiğimiz yağ dokusudur.
Yağ Enjeksiyonu:Vücudun çeşitli bölgelerinden enjeksiyon ya da liposuction aletiyle aldığımız yağları steril ortamda belirli işlemlerden geçiriyoruz. Ardından da işlemden geçirdiğimiz yağ dokularını,eksikliği görülen bölgelere enjekte ediyoruz. Böylece bu dokular bulunduğu bölgede kendi doku ve damar yapısını geliştirerek daha uzun süre kalabilme şansı buluyor. Bir kısmı da eriyip zaman içerisinde kayboluyor.
Kök Hücre Nakli:Yağ dokusunu nakledilmesinden aşağı yukarı bir yıl sonra,dokunun yaklaşık yüzde 30-40’ı kalıyor. Bu arada yapılan son bilimsel çalışmalara göre,yağ dokusundaki kök hücre oranı oldukça yüksek. Bu kök hücreler ise bulundukları bölgedeki doku karakterine dönüşebilme yeteneğine sahip. Yağ enjeksiyonlarında çok daha uzun süre kalıcılık gösteren bu hücrelerin kullanılması ise sonucun daha uzun süre dayanmasını sağlıyor.
Kas Dokuları:Kök hücreden zengin yağ dokularının naklinin dışında,yumuşak dokuları doldurmak amacıyla belirli kas dokuları da kullanılabiliyor. Yüksek derecede sağlamlığı olan kas dokusunun etrafındaki sağlam fibroz yapıların bulunduğu dokuları transfer etme şansımız var.
Doku Kokteyli: Ameliyatlarda çıkarmış olduğumuz dokuları belirgin işlemlerden geçirerek hazırladığımız doku kokteylleri ile de yüzdeki veya vücuttaki çöküntüleri,eksiklikleri doldurmamız mümkün.
Hyoluronik Asit:Yumuşak dokulardaki çöküntü ve eksiklikleri gidermede,hazır dolgu materyallerinden de yararlanıyoruz. Çok çeşitli dolgu materyalleri var,ama en kolayı hyoluronik asit…Bu,aynı zamanda derinin ana maddesi olan kolajenin de ana yapı taşı. Alerjen özelliği yok denilecek kadar az. Kullanılabilirliği yüksek ve bulunduğu bölgeye göre 4-6 ay arasında kalıcılığı var.
Ponza Taşı Gibi İmplant:Bunun dışındakiler kemik orijinli,kemiğin az geliştiği,kemik çıkıntısının azlığı durumunda yapılan işlemlerdir. Bu sorunların giderilmesinde ise implant dediğimiz materyalleri kullanıyoruz,çünkü kalıcılığı daha yüksek olan maddelerdir. Bir kısmı da alerjik olmayan dolgu implantlarıdır. Bunlar daha çok elmacık kemiği ve çene ucu desteği için kullanılır. Bunlar kemiğin üstündeki zarla kemik arasına yerleştiriliyor,yerleştirildiği bölgedeki hatların,çizgilerin düzeltilmesini sağlıyor. Zaman içerisinde bulunduğu bölgedeki kemiksel görünümü ve karakteri taşıyor,çoğu damarlanarak o bölgede kalıcı oluyor.
Metal İmplantlar: Metallerden yapılan implantlar da var. Bunların en çok kullanıldığı bölgeler çene ucu,elmacık kemikleri,alın implantlarıdır. Alında ve elmacık bölgesinde çöküntü olduğunda,ağız içinden girilerek implant yerleştiriliyor. Çene ucundan da ağız içine girilebiliyor. Çene implantları,çenesi geride ve küçük olan kişilere uygulanıyor. Bu işlemle kişiye yeniden çene ucu yapılıyor. Bu implantlar hayat boyu kalıyor,aynı zamanda yüz hatlarının düşüklüğünü toparlayıcı etkisi bulunuyor. Hastalar implant takıldıktan sonra yumuşak gıdalarla beslenebiliyor.
Dr. Nuri Soysal