Cep telefonlarının yaydığı radyasyon,X ve Gamma ışınlarından tamamen farklıdır. Düşük frekanslı yani non-iyonize elektromanyetik dalgalar maddelerde kimyasal bağları koparacak büyüklükte bir enerji içermemektedirler.
Yeterli enerjiye sahip olmamaları dolayısı ile iyonlaştırıcı özellikleri bulunmamaktadır. Bu özellikleri nedeniyle düşük frekanslı elektromanyetik alana sahip bileşenlerin dokuda biyolojik bir etkileşime neden olma olasılıklarının düşük olduğu,dolayısı ile kanser oluşturma olasılığının düşük olduğu düşünülmektedir.
Canlı bir dokunun elektromanyetik enerjiyi soğurma hızı Özgül Soğurma Hızı (SAR:Specific Absorption Rate) olarak tanımlanmaktadır. SAR ölçülebilir olup kilogram başına watt cinsinden ifade edilir. Dünya Sağlık Örgütü cep telefonu kullanımı için üst sınıra yakın olan 0,1 w/kg SAR değerini tavsiye etmektedir. Bu değerin üzerindeki cep telefonlarının kullanımı önerilmemektedir.
Baz istasyonu antenlerinin arka yüzlerinde,yukarı veya aşağı yönlerde önemli sayılabilecek bir elektro manyetik radyasyon yoktur. Bu yüzden,etrafındaki binaların içinde ve yan yüzeylerindeki elektro manyetik alan şiddeti normalde çok düşüktür. Baz istasyonlarının artmasıyla birlikte,her istasyonun üstlendiği iş hacmi azalır. Böylece aygıtlar hiçbir zaman tam kapasite ile çalışmak zorunda kalmaz. Bu da daha az radyasyonun açığa çıkması anlamına gelir. Aslında buradan hareketle de Baz istasyonu sayısının artışından da çok fazla rahatsız olmaya gerek yoktur.
Doç. Dr. Murat Dinçer