Psikiyatrist Dr. Kültegin Ögel depresyonla ilgili sık sorulan sorulara cevap verdi.
Türk halkı depresif bir halk mı?
Aksine araştırmalar ülkemizde depresyonun diğer ülkelere göre daha düşük olduğunu gösteriyor. Ancak burada bizim halkımızın depresyonunu göstermediği,farkına varmadığı da düşünülebilir.
Depresyonu da yeni öğreniyoruz. Depresyona girmek eskiden ayıpken şimdi bunu bir hastalık olarak kabul edebiliyoruz. Dünyada antidepresan kullanımı daha yüksek. Ülkemizde 10 kişiden birisi hafif depresyonda.
Neden bu kadar mutsuz olduk?
Kent yaşamı insanı boğuyor. En önemlisi kendi hayatımızı yaşayamıyoruz. Bunlar bazen iş yüzünden. Bazen de toplumun bize dayattıkları yüzünden. Dolayısıyla kendi hayatlarımızı yaşayamıyoruz ve bir süre sonra kendimize bir ceza veriyoruz. Zihin benliğe bir ceza veriyor yani.
Daha çok kadınlarda mı görünüyor?
Kadınlar depresyonlarının farkına varıyorlar. Erkekler depresyonlarını maskeli yaşıyorlar.
En çok hangi sıkıntılar depresyona yol açıyor? İnsan neyle baş edemiyor?
En çok aşk ilişkileri,bu konudaki problemler. İkincisi ise iş hayatı. Ama iş hayatındaki stresten ziyade üstle yaşanılan problemler depresyona neden oluyor.
Bunların dışında hangi sorunlar depresyona neden oluyor?
Mükemmelliyetçilik hep depresyonu provoke eder. İnsanları bu çok perişan ediyor ve insanlar bunun çok da farkında değil.
Hastalarınıza en çok ne önerirsiniz?
Kişinin kendisini,yaşam biçimini,davranış ve düşünce biçimlerini değiştirmesi gerekir. Bunun için de psikoterapi yararlıdır. Ama ben aslında hastalarıma “Depresyonu sevin”diyorum.
Neden?
Yaşarken kötü ama insana çok şey katar.
Neler katar?
Sizi olgunlaştırır. Çünkü insanın kendisini,yaşamı sorguladığı bir dönemdir. Kendinizi,yaşamın anlamını daha iyi görürsünüz. Eğer bu dönemde bir şeyler öğrenebilirseniz tekrar depresyona girmeniz de daha zor olur.
Röportajın tamamına ulaşmak için tıklayınız.
Sağlık Editörü