Ağrılı adet,kanama düzensizlikleri ve ara kanama gibi belirtilerle kendini gösteren endometriozis hastalığı,kadınlarda kısırlık nedenleri arasında yer alıyor. Nedenleri tam olarak bilinemeyen ve kesin tedavisi bulunmayan bu "muammalarla dolu"hastalığın erken tanısı için,ergenlik döneminden itibaren düzenli kontrollerin yaptırılması önem taşıyor. Kadın kanserleri alanında çalışmalar yürüten Acıbadem Kayseri Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Özçelik,endometriozis hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Endometriozis nedir?
Rahmin iç tabakasına ait hücrelere endometriyal hücreler adı veriliyor. Bu hücrelerin bulunmaları gereken yerin dışında,rahmin kas tabakasında,karın zarı ve yumurtalık gibi bölgelerde görülmesine endometriozis deniyor. Endometriyal hücreler sıklıkla rahim etrafındaki karın zarında ve yumurtalıklarda görülmesine karşın,gözyaşı bezi,akciğer ve bağırsak gibi yapılarda da ortaya çıkması mümkün. Ayrıca,tıp literatürüne bakıldığında,nadir olmakla birlikte,erkek hastalarda görülebileceğine dair bilgiler mevcut.
Bu hücreler vücudun diğer bölümlerine nasıl gidiyor?
1800’lü yıllardan bu yana bilinen ancak tam tarifi 1900’lerin başında yapılan bu hastalığın asıl nedeni tam olarak bilinemiyor. Çeşitli teoriler ileri sürülüyor. Bunlardan iki tanesi daha genel kabul görüyor. Birine göre,kadınlarda adet kanaması döneminde oluşan ve içinde endometriyal hücrelerin de bulunduğu kanlı materyal,tüpler vasıtasıyla karın içine dökülüyor ve bu dokular karın zarına yerleşiyor. En fazla rağbet gören teori bu ancak tüm hastaları açıklamıyor. Çölemik epitel,kişi daha anne karnında iken oluşan bir döşeyici yapı. Yetişkin çağda da bulunan bu epitel yapının değişimi farklı dokuların ve hücrelerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu doku,hem erkekte hem kadında bulunduğu için,"çölemik metaplazi"dediğimiz ikinci teori,endometriozisin erkeklerde de görülmesinin en önemli açıklamalarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Hangi yaşlarda ortaya çıkıyor?
Endometriozis,hormonal aktivitenin başlamasıyla birlikte yani ergenlik çağından sonra ortaya çıkan bir hastalık. Bu nedenle de en sık tespit edildiği dönem,üreme çağı.
Görülme sıklığı nedir ve hastalık hangi şikâyetlerle kendini gösteriyor?
Köy,kent,doğu,batı farkı olmaksızın görülme oranının ortalama yüzde 15 olduğunu söylemek mümkün. Kısırlık şikayetiyle bize başvuran hastaların yüzde 20 ile 40’ında görülüyor. Adet döneminin ağrılı geçmesi,kanama düzensizlikleri,ara kanamalar,ağrılı cinsel ilişki ve akıntı gibi belirtileri olabiliyor.
Tanı nasıl konuyor?
Laparoskopi’den faydalanılıyor. Göbekten soğuk ışık kaynağı ile girilerek kapalı cerrahi olarak bilinen teknik ile karnı içi organlar görsel olarak değerlendiriliyor. Karın içine girildiğinde,özellikle karın zarında,endometriozise ait,ağa benzer,barut yanığı gibi lezyonların görülmesi endometriozis tanısında en önemli basamak. İdeali bu lezyonlardan biyopsi alınarak histopatolojik açıdan mikroskop altında değerlendirilmesi ve tanının doğrulanması. Ancak bu çok gerekli olmayabiliyor. Hastanın şikayetleri ile laparoskopik bulgular örlüşüyorsa tanı rahatlıkla konuyor. Ameliyat olmaksızın,ultrason ya da MR gibi görüntüleme yöntemleri ile tanıyı koymak çok güç. Ancak veriler yüksek oranda şüphelenmemizi sağlayabiliyor.
Endometriozis bir kanser türü müdür?
Endometriozis bir kanser türü değil. Hastalığın kansere döndüğüne dair bir bulgu da yok. Ancak endometriozis yumurtalığa yerleşip burada bir kist oluşturulabiliyor. Halk arasında "çikolata kisti"olarak bilinen endometriyomalar zaman içinde,özellikle menopoz döneminde malign (kötü huylu) değişime uğrayabiliyor. Bu durum,yıllardır devam eden kistin kansere dönmesi midir yoksa başka bir odaktan köken alan bir kanser midir? Bunun ayrımını yapmak güç. Yumurtalık kanseri için infertilite (kısırlık) önemli bir risk faktörü,infertilite için de endometriozis. Bunlar üst üste bindiğinde,endometriozisi olan hastaların yumurtalık kanseri açısından daha dikkatli olması gerekiyor.
Hastalık nasıl tedavi ediliyor?
Ne yazık ki,muammalarla dolu bu hastalığın kesin tedavisi,hastanın menopoza sokulması,yani yumurtalık fonksiyonlarının baskılanarak,vücuttaki hormonal etkinin ortadan kaldırılması ile olabiliyor. Bu da kısırlaştırma anlamına geliyor. Kısırlaştırma cerrahi ya da ilaçlar ile gerçekleştirilebilmekte. Cerrahi kısırlaştırmanın genç hastalarda uygulanması mümkün değil çünkü geri dönüşümü imkansız. Bu nedenle kısırlaştırma ilaçlarla,medikal kastrasyon adı verilen yöntemle yapılıyor. Bu geçici bir kısırlaştırma olarak kabul ediliyor.
Sağlık Editörü