Annelik ve Cinsellik
Anne olmak isteyen kadınlar farklı nedenlerle doğal ilişki içinde çocuk sahibi olamayabilirler. Kısırlık (infertiliteyi ) ortadan kaldırmak ve hamile kalmak için bugün çok gelişmiş bir teknoloji mevcuttur. Bu uygulamalar sırasında çiftin cinsel hayatı kendi cinsel arzularından kopar ve üreme teknolojisine indekslenir. Çocuk sahibi olmak bir çocuk yetiştirmenin keyfini yaşamak için bir diğer seçenek te evlatlık edinmektir.
Evlat edinme sürecinin;
- Bazı biyolojik ve fizyolojik yan etkileri vardır. Örneğin;doğum sonrası depresyonu olmaz.
- Ebeveynlerin cinsel hayatı devam eder.
- Psikolojik bir tatmin vardır. Bir ebeveyn olma ve aile kurma fantezisi gerçeğe dönüşür.
Gebelikte Cinsel Hayat Durdurulamaz
Gebelikte cinsel yaşam ne doktorların sorduğu ne de çocuk bekleyen çiftlerin dile getirdiği bir konudur. Gebelikte cinsel hayat durdurulmaz. Daha çok bir sorun olduğunda konuşulduğu düşünülmektedir. Oysa insanda cinsel aktivite diğer canlılardan farklı olarak sadece hormonlarla yürütülmediği ve yalnızca üreme amaçlı olmadığı için gebelik sırasında cinselliğin ertelenmesi gerekmez.
Evrimsel açıdan üst basamaklara çıkıldıkça cinsellik sadece hormonların belirlediği mevsimsel bir durum olmaktan çıkar ve çok daha karmaşık bir hal alır. Sadece üreme davranışı olmayıp bireylerin bedensel hazlarını ve iletişimlerini sağlayan sosyal bir aktivite durumuna dönüşür. Bu durum gebelik sırasında cinselliği teşvik olarak da görülebilir. Gebelikte cinsel ilişki konusunda bugüne dek pek çok farklı inanç ve uygulamalara rastlanmıştır. Ülkemizde de gebelik sırasında cinsel ilişki pek hoş karşılanmayan bir durum olarak görülmektedir. Cinselliğin,cinsel birleşmenin bebeğe zarar verebileceği,cinsel birleşmenin erken doğum veya düşüğe yol açabileceği gibi önyargılar yaşanmaktadır. Sorunlu bir gebelik olmadığı sürece (ki sorunlu pek çok gebelikte bile) cinsellik ve cinsel birleşme bebeğe zarar vermez,haz alan anne kendisini daha iyi hissedeceği ve cinsellik çifti birbirine yakınlaştıran bir eylem olduğu için annenin daha huzurlu olmasını sağlayabileceği düşünülmektedir.
Gebelikte Cinsel Yaşam Uzman Hekim Tarafından Takip Edilmeli
Gebelikte cinsel yaşamın olmazsa olmazı cinselliği kadının belirlemesi ve gebeliğin uzman hekim tarafından takibinin yapılıyor oluşudur. Gebeliğin değişik evrelerinde cinsel yaşamda farklılıklar olabilir. Gebeliğin ilk dönemlerinde bedensel ve hormonal değişimler;bulantı,halsizlik,uykuya eğilim gibi bazı sıkıntılara neden olabilir. Bu sıkıntılar nedeniyle yaşamın her alanında olabileceği gibi cinsellik alanında da zorlukların yaşanması beklenebilir.
Cinselliğin Şeklini ve Sıklığını Kadın Belirlemeli
Cinsel ilişkinin şeklini ve sıklığını kadın belirlediği sürece bu konudaki zorluklar atlatılabilir. Gebeliğin orta dönemlerinde cinselliğin yine bedensel değişimler sonucunda daha keyifli olabileceği düşünülmektedir. Gebeliğin son dönemlerinde ise bedensel aktivitelerde zorlanma,zaman zaman karında kasılma beklenebilir. Kadının orgazmı sırasında oluşan kasılmanın gebelik süresi boyunca (sorunlu bir gebelik olmadığı sürece)bebeğe ya da gebeliğin devamına herhangi bir zararı olmadığı tespit edilmiştir. Gebelikte cinsel yaşamı daraltan önemli bir durum ise cinsel bilgi ve olgunlaşmanın yetersiz olmasına bağlı olarak cinselliğin sadece birleşme olarak algılanması,genel olarak cinselliğin sınırlı yaşanmasıdır. Birleşmeye endeksli olmayan cinsel ilişki ile çiftler hemen her koşulda cinsel hazzı yaşayabilir,erkekte ya da kadında birleşmeyi güçleştiren bir durumda da cinsel iletişimlerini sürdürebilirler. Gebeliğin farklı dönemlerinde kadının talebi ve koşullarına göre yaşanacak cinselliğin şekli değişebilir.
Üreme Konusunda Kadınların Bilgi Kaynağı Eşleri
Sadece cinsel haz konusunda değil,üreme konusunda da kadınların temel bilgi kaynağı eşleridir. Doğum kontrol yöntemlerini kullandıklarını iddia eden çiftlerin dörtte biri güvenilirliği ve doyumu tartışmalı olan geri çekilme metodunu kullanmaktadır. Dahası,Türk toplumunun hamilelik istemeyen dörtte birinin (%24)her hangi bir korunma yöntemi kullanmadığı gösterilmiştir. Bu oran evli erkeklerde %30’dur.
KAYNAK:CETAD
Sağlık Editörü