Japonya’da olan deprem sonrasında ortaya çıkan nükleer santral kazası ile radyasyon-iyot- tiroid kanseri ilişkisi tekrar gündeme gelmiştir. Radyasyonun tüm kanser tiplerini artırdığı bilinen bir gerçektir. Çernobil nükleer santral kazası sonrasında yaşanan felaketin izleri bugüne kadar taşınmıştır. Bu kazalar sonrasında ortaya çıkan radyoaktif etki özellikle bebekler,çocuklar ve ergenleri daha çok etkilemektedir. Bu yaş gruplarının büyüme sürecinde olmaları nedeniyle hücre çoğalmalarının yoğun olması,onlarda ileriki yaşlarda kanser gelişme olasılığını artırmaktadır.
Nükleer santral kazaları sonrasında ortaya çıkan radyoaktif maddelerden biri de ‘Radyoaktif İyot’tur. İyot,vücuda girdiğinde hemen tiroid bezi tarafından tutulmaktadır. İşte,nükleer kazalar sonrasında ortama yayılan radyoaktif iyot da gerek solunum yolu gerekse bulaştığı gıdalar yoluyla vücuda yoğun miktarda girmektedir. Sonrasında,tiroidde biriken bu iyot,tiroid hücrelerinde ışıma yapmakta ve tiroid hücrelerinin yapısını bozmaktadır. Bu da ileri yaşlarda tiroid kanseri riskini önemli düzeyde artırmaktadır. Nükleer kazalar sırasında hızlı davranılarak bu kazalardan etkilenme olasılığı olan bölgelerdeki insanlara potasyum iyodur tabletleri dağıtılmaya çalışılmaktadır. Tiroid bezinin,bu tabletlerdeki iyodu tutarak iyotla doyması sağlanmakta,etrafa yayılacak olan radyoaktif iyodun tiroid tarafından tutulması bu şekilde engellenmeye çalışılmaktadır. İyoda doymuş olan tiroid radyoaktif iyodu tutmayınca,vücuda giren radyasyonlu iyot bir süre sonra vücuttan atılır. Her ne kadar bu önlemler alınmaya çalışılıyorsa da unutulmamalıdır ki,nükleer santrallerin yarattığı bu problemler yeryüzünde geniş alanlara yayılabilmekte ve her ülke başarıyla üstesinden gelememektedir. Bu kazalar sonrasında,kazanın olduğu zaman diliminde yaşayan canlılar kadar gelecek nesillerin de sağlığı ciddi tehdit altına girmektedir.
Doç. Dr Neslihan Kurtulmuş
Sağlık Editörü