Lekelenme Daha Çok Yüz,Boyun ve El Üstlerinde Oluşuyor
Deri lekelenmeleri ilerleyen yaş ve güneş ışınlarının yanı sıra hormonal,genetik faktörler,ilaç ve kozmetik kullanımı ve metabolik hastalıklar sebebiyle de oluşabilir. Lekelenme doğumsal olabileceği gibi,sonradan edinilmiş de olabilir. Mekanizma olarak deride melanin pigmentinin artışına veya melanin-dışı pigment birikimine bağlı olarak ortaya çıkabilir. Lekelenme derinin en üst tabakası ile veya deri altı tabaka ile ilişkili olabilir. Daha çok koyu tenli kişilerde görülen deri lekelenmesi yüz,boyun V’si ve el üstleri gibi kronik olarak güneşe maruz kalan deri bölgelerinde belirgindir.
Leke Yüzeysel ya da Yeni İse Tedaviye Yanıt Şansı Yüksektir!
Çoğu zaman kozmetik problemden ibaret olan deri lekelerinin bazıları kansere dönüşüm olasılığı barındırır. Güneş ışınlarının yalnızca lekelenme oluşumunda değil,oluşmuş leke bölgelerinin kararmasında ve leke üzerinde kanser oluşumunda da önemli rolü bulunmaktadır. Leke tedavisinde en temel prensip güneşten uygun şekilde korunmadır. Bu sağlandıktan sonra lekelenmenin tipine göre uygun tedavi seçenekleri gözden geçirilebilir. Genel olarak lekelenme ne kadar yüzeyselse ve ne kadar yeni ise tedaviye yanıtı o derece olumlu olur.
Lazer Normal Deriye Zarar Vermeden Tedaviyi Sağlıyor
Leke tedavisinde yeni geliştirilmiş bir teknik olan lazerde,özel dalga boyunda ışınlar kullanılarak pigment içeren hücrelerin harap edilmesi,melanin pigmentinin yıkılması veya derinin en üst tabakasının soyulması ile lekeler yok edilir. Lazer sistemleriyle yapılan uygulamalarda etraftaki normal deriye zarar vermeden lekelerin tedavisi mümkündür. Lazer hem yüzeysel,hem de derin lekelerin tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır. Lazerle leke tedavisi en sık yüze yapılmakla birlikte boyun,el üstleri ve diğer vücut bölgelerine de uygulanabilmektedir.
Prof. Dr. Emel Erkek