Reflü dünyada şizofreni ve ağır depresyon gibi psikiyatrik hastalıklardan sonra insanın yaşam kalitesini düşüren en önemli ikinci hastalık. Reflünün sindirim sistemine ait (tipik) ve sindirim sistemi dışı (atipik) olmak üzere iki türü var. Mide açken rahatlıyorsa,yemek sonrası şişkinlik,gaz,geğirme hissi oluyorsa,bıçak batar gibi göğüs ve karnın birleştiği yerde sırta vuran ağrı varsa,ağza acı su geliyorsa,ağza doğru bir alevlenme,yanma hissi varsa,tüm bu belirtiler tipik reflü hastası olduğunuz anlamına geliyor. Ancak bir de sessizce gelen,ayak izlerini göremediğiniz reflü de var.
Hiç belirti vermeden ortaya çıkan “Sessiz Reflü” hastaları tüm reflülerin yüzde 25’ini oluşturuyor. Sessiz reflü hastalarının durumu şöyle tarif edilir:
Bu hastalarda atipik reflünün belirtilerden sadece astım ya da sadece ses kısıklığı olabiliyor.
- Mide şikayeti olmayabiliyor.
- Belirli bir nedeni yok.
- Aile öyküsü görülmüyor.
- Alerjik neden saptanmamış oluyor.
- Nefes darlığı var,asit nefes borusuna kaçınca aşırı duyarlılık ve bronş daralması yapıyor.
- Hastalar zaman zaman daraldım deyip gelebiliyor,bu nedenle hiç nefes alamayıp pencere başında bekleyenler oluyor.
- Bazı hastalara toplantılarda öksürük krizi geliyor,KBB,göğüs hastalıkları uzmanlarını dolaşıyorlar.
- Özellikle ses tellerinde hissedilen ses kısıklığı belirtisi veren bir reflü var,mideye bağlı olarak görülüyor,bu da sessiz reflünün bir türü oluyor.
- Asit boğazı yakmıyor ama ses telleri etkilendiğinden hastalar KBB,göğüs hastalıkları uzmanlarına gidiyor. Bu branşların değerlendirmesinden sonra bir de gastroenteroloji uzmanından görüş almak gerekiyor.
- Belirti vermeyen reflü tedavi edildikten sonra hastaların reflüye bağlı kalp ritm bozuklukları ve astım benzeri nefes darlığı yakınmaları ortadan kalkıyor.
Prof. Dr. Nadir Kaya