2002 yılında yayınlanan gençlerde kalp krizi sıklığı ile ilgili bir çalışmada genç kalp krizi geçirenlerin % 20’sinin kadın olduğu saptanmış. Oysa diğer çalışmalarda bu oran genelde % 10’dan küçüktür. Bu durum genç kadınlarda sigara içim oranlarının artmasına bağlı olabilir. Sigara içen kadında kalp krizi riski içmeyene göre 2 ile 6 kat daha yüksektir.
Gençlerde kalp damar hastalığı için en sık risk faktörü sigara içimidir ( % 76-91 ) oysa ileri yaştaki kişilerde bu oran % 40’dır. Gençlerde kollateral dolaşım dediğimiz kalp içindeki yedek damarların az gelişmiş olması klasik kalp krizinin daha sık görülmesine yol açıyor. Ek olarak gençlerde kalp krizi öncesi göğüs ağrısı şikayetleri genelde gelişmez. Dolayısı ile ilk başvuru genel olarak kalp krizi şeklinde olmaktadır. Bu nedenle gençlere yönelik tarama testleri daha da önem kazanmaktadır.
Önleyici tıp büyük önem taşıyor
Gençlerde hastane içi ölüm ve ciddi sekel gelişme oranları düşüktür ( %0 ile % 2,9 ). En sık kalp krizi komplikasyonu ciddi karıncıklardan kaynaklanan ritm bozukluklarıdır. Hastane içi ve uzun vadeli ölüm oranları tanı sonrası düşük olmakla birlikte kriz geçirdikten sonraki ilk saatlerde gelişen ani ritm bozuklukları nedeniyle ölüm oranları tam olarak bilinmemektedir.
Şu andaki tıbbi tanı ve tedavi yöntemleri ile gençlerdeki kalp krizi ve sonuçları yüz güldürücü şekilde tedavi edilebilse bile bu gençleri hayatları boyunca devam edecek kronik,ilerleyici uzun vadede sağ kalımı ve genel iyili halini azaltabilecek bir sağlık sorunu ile yüzleştikleri gerçeğini değiştirmez.
Bu durumda önleyici tıp önem kazanmaktadır. Genetik çalışmalar tüm hızı ile devam etmekle birlikte sonuçlar uzun sürede alınabilecektir. Bu nedenle gençlere yönelik sigarayı bırakmaya yönelik çalışmalar halen elimizdeki en etkili önlemdir.
Dr. Nalan Karadağ